Pages

28 Kasım 2012 Çarşamba

En çok yapılan diyet hataları?


1.Diyetisyen kontrolünde olmadan zayıflamak
Beslenme programınız vücut analiz sonuçlarınıza, kan bulgularınıza ve yaşam tarzınıza uygun olarak diyetisyen tarafından hazırlanmalıdır. Diyetisyen kontrolünde olunmadığında başarı oranı da düşmekte.


2.Kahvaltıyı atlamak
Kahvaltı sizi güne hazırlayan en önemli öğündür. Atlandığında daha az kilo verecek, metabolizmanız yavaşlayacak, konsantrasyon problemi yaşayacaksınız. 


3.Hızlı yemek yemek
Yemek yeme süresi mümkün olduğu kadar uzatılmalıdır. Böylelikle hem daha az yemek yiyecek hem de sindirim enzimleri salgılanacaktır. Hızlı yemek yendiğinde sindirim yavaşlamakta bu durumda kilo artışına neden olmaktadır.


4.Su içmemek
Su besinlerin sindirilmesi, metabolik atıkların atılması, metabolizmanın hızlanması ve dolayısıyla kilo kaybı için elzemdir. Günde 2-2,5 lt su içilmelidir ama tükettiğiniz çay, kahve, meyve suyu veya bitki çayları suyun yerini tutmamakta. 


5.Sık Sık öğün atlamak
Günde sadece 3-4 öğün veya daha az sıklıkta beslenenlerde düzensiz kan şekeri salgılanması, daha fazla açlık hissi ve kilo problemi görülmekte. Beraberinde birçok hastalılar da tetiklenmektedir. Bütün besinlerden ihtiyacımız ölçüsünde ve uygun sıklıkta beslenmek elbette en doğru yöntem.


6.Diyete hedefsiz başlamak
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. Diyete başlarken de kendimize gerçekçil hedefler koymalıyız, bu şekilde başarıya ulaşmak biraz daha kolaylaşacaktır. 


7.Az uyumak
Günde 7 saatten az uyuyan kişilerin daha fazla kilo alma riskine sahip oldukları araştırmalarca desteklenmekte. Uyku esnasında salgılanan büyüme hormonu yağ yakımına da destek olmaktadır. 


8.Hareketsiz bir yaşam
Tek başına elbette kilo almaya neden değil ama hem düzensiz besleniyor hem de hareketsiz bir yaşamınız varsa kilo almamanız için de bir neden yok. Hergün iş, okul, alışverişe giderken ayıracağınız bir 30 dakika hem kilo vermenize hem de sağlıklı yaşamanıza destek olacaktır.


9.Kısa sürede kilo vermek
Herkes biran önce fazla kilolarından kurtulmak ister ama hızla verilen hızla geri alınabilmektedir. Önemli olan sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi.


10.Diyet süresince hergün tartılmak
Zayıflama diyeti süresince sizi demoralize edebilecek en önemli unsurdur tartılmak. Gün içerisinde bile değişimler görülebilir; ödem artışı, kabızlık total kiloyu etkileyebildiği için tartıya çıktığınızda kendinizi kilo almış olarak görebilirsiniz. Haftada 1 kez mümkünse diyetisyeninizin kontrolünde tartılmalısınız. 


11.Televizyon karşısında yemek yemek
Televizyon karşısında yemek yiyenlerin yemeyenlere göre daha fazla kilo aldığı araştırmalarca desteklenmektedir. Farkında olmadan porsiyon miktarlarınız artabilir ve daha hızlı yiyebilirsiniz.


12.Moda diyetleri yapmak
Bu tarz diyetlerle çoğu kişide birkaç kilo gider  ama giden su veya proteinden yetersiz bir programsa kas kaybı olacaktır ve kişi kilo verdiğini sanır. Sonrasında fazlasıyla kiloları geri alma ve metabolik direnç görülme riski vardır. 


13.Ayakta yemek yemek
Yemekleri ayakta yediğinizde hem daha hızlı yiyecek hem de sindirim problemleri yaşayacaksınız. Ayakta yemek yemekde kilo artışını etkilemektedir. 


14.Sürekli aynı diyeti uygulamak
Uyguladığınız diyet programı bir süre sonrasında kilo kaybında durağanlaşma yaratabilir. Diyetisyeniniz kontrolünde programınızı değiştirmek daha sağlıklı sonuçlar almanızı sağlayacaktır.


15.Light ürünleri sınırsız tüketmek
Light ürünler içeriğindeki yağ veya şeker oranı azaltıldığı için kalori değeri eşdeğer ürünlere göre azaltılmıştır ama malesef kalorisiz olarak da algılanabilmekte.Tüketim miktarınıza bağlı olarak kilo artışını etkileyebilir. 


16.Süt ve süt ürünlerini tüketmemek
Süt ve süt ürünleri hem kan şekerini dengelemekte hem de içeriğindeki kalsiyumdan dolayı yağ yakımını tetiklemektedir. Bu ürünleri tüketmeyenlerde kilo problemi daha fazla yaşanabilmektedir.


17.Posalı yiyecekler yememek
Posalı yiyeceklerin kolesterol seviyesini dengeleyici ve kalp hastalığına karşı koruyucu etkisinin yanı sıra kan şekerini dengeleyici, barsakları çalıştırıcı, tok tutucu özelliği bulunmaktadır. Günde 25-30g. posa tüketimi kilo kaybını da hızlandıracaktır.


18.Sevdiğiniz yiyecekleri hayatınızdan çıkarmak
Zayıflamak için asla sevdiğiniz yiyeceklere veda etmeniz gerekmiyor. Beslenmenize yaşam boyu dikkat etmeniz gerekmekte ama ara sıra kendinizi de ödüllendirmek motivasyonunuzu tetikleyecektir. 


19.Diyetteyken alkol tüketmek 
Alkol tüketimi bazı çalışmalara göre östrojen hormonu sentezini artırabilmektedir. Bunun yanı sıra kalori değeri birçok tüketilen besine göre de yüksektir. Buda kişide kilo almaya neden olacaktır.


20.Stresli bir yaşam
Stres vücutta kortizol salgılanmasına, kortizolde kilo artışına neden olmaktadır. Kortizolün özellikle karın bölgesinde yağlanmaya neden olduğu bilinmekte. Stressiz bir yaşam elbette zor ama minimuma indirmekte elimizde.


Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..
Dyt.Özlem Sert Aydın



21 Kasım 2012 Çarşamba

ZAYIFLAMAK İÇİN , METABOLİZMANIZI YÖNETİN!


Bir an evvel zayıflamak için uygulanan standart diyetler, metabolizmayı sadece yorar. Oysa kalıcı zayıflık için, metabolizmayı iyi yönetip, dengeli beslenmek gerekir.

Yaklaşan yaz aylarında birer ikişer, herkesin uyguladığı şok, standart gibi çeşitli diyet listeleri yeniden ortaya çıkar.Hareketsiz geçen kış aylarından sonra bir an evvel zayıflamak için, çevremizde hızlı kilo verenlerin uyguladığı listelere cankurtaran sandalları gibi sarılırız.
Listeleri uygulayarak tartılara yansıyan kilo kayıplarını, birkaç ay sonra bir buçuk katı olarak geri alırız. Üstelik aldığımız yeni kilolarımıza, metabolizmamızda oluşan hasarlar da eklenir.
Oysa yapmamamız gereken, kendi metabolizmamızı iyi tanıyıp, onu yönetmeyi öğrenmektir. Yani metabolizmamızın ihtiyaçlarını iyi belirleyip, bu ihtiyaçlara göre dengeli beslenmeli ve aşağıda sayılan diyet hatalarından uzak durmalıyız.
Şok diyetlerle zayıflanabilir mi?
Diyetin amacı, bünyenin dengesini koruyarak zayıflamaktır. Bir an evvel kilo vermeyi amaçlayan şok diyetler ise bünyenin dengesini koruyamadığı gibi, metabolizmanın hızını da yavaşlatır. Yavaşlayan metabolizma, normal yemek düzenine dönüldüğünde verilen kiloların 1 buçuk katını geri alır. Üstelik karaciğer etrafında toplanan yağlar, karaciğer fonksiyon bozuklukları, lipit profilinde bozukluk (kollesterol, trigliserit, LDL kolesterol, HDL kolesterol gibi…), diyabet, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalığı riskini de artırır.
Şok diyetlerle tartılara yansıyan ilk etaptaki kilo kaybı ise, vücuttaki su ve kas kaybından başka bir şey değildir. Üstelik bu tür diyetlerden vazgeçip, gerçekten kalıcı bir şekilde zayıflamaya çalıştığımızda, yeniden kilo vermemiz oldukça zorlaştırır.
Daha çok güzelleşmek adına yapılan şok diyetler, bir yandan vücutta deformasyona neden olurken, diğer yandan pek çok sağlık sorunlarına yol açar. Asansör veya yoyo kiloları adı da verilen bu kilo değişiklikleri; vücudun direncini düşürür, hastalıklara yakalanma riskini artırır. Şok diyetlerle zayıflamaya çalışan kişilerde; saç dökülmesi, adet düzensizliği, libido kaybı, anksiyete, hipoglisemi ve tansiyon düzensizliklerine oldukça sık rastlanır.
Herkesin metabolizması farklıdır. Kişi, kendi metabolizmasına uygun, sağlıklı bir beslenme planı oluşturmalıdır. Bu planı uygulayabilmek için, uzun süreli ve yaşam tarzını değiştiren yeni alışkanlıklar geliştirmek gerekir. Yeni beslenme alışkanlıkları, sıkıcı diyetlerden kurtulmayı sağlarken, dilediğiniz zaman dilediğiniz besini tüketme lüksünü de kazandırır.
Sağlıklı beslenme programı başlangıçta zor gelebilir. Fakat zaman içinde metabolizmanızın bu programa alıştığını, hatta kaçamak yaptığınız zaman ilk itirazın metabolizmanızdan geldiğini göreceksiniz.
Standart diyetlerle herkes zayıflayabilir mi?
İnsanlar bir robot olsaydı, tabii ki standart diyetlerle zayıflanabilirdi. Ancak insanlar robot olmadıkları gibi; cinsiyet, yaş, boy, kilo, kan bulguları, hastalıkları ve genetik mirasları da farklıdır. Üstelik buna, beslenme alışkanlığı ve beslenme koşullarını da eklersek, ‘standart’ kelimesi, insanlarla asla yan yana gelemez.
Örneğin normal kilolu bir insana, günde ortalama 8 bardak su içmesi önerilir. Fakat ağırlığı 120 veya 130 kg olan bir bireyin günde içeceği su miktarının 12 bardak olması gerekir. Eğer bu kişi, sırf standart diyet listesinde yazdığı için su içimini günde 8 bardakla sınırlarsa, tehlike çanları çalmaya başlar. Aynı şekilde minyon tipli birisi, günde 12 bardak su içemez, kilolular kadar ekmek yiyemez, porsiyon miktarları bile çok farklıdır.
Dolayısıyla nasıl kişileri standardize edemiyorsak, diyetleri de standart hale getiremeyiz.
Yapılacak diyette, kişinin vücut yağ oranı, kan değerlerindeki şeker, kolesterol, kan sayımı, ailesinin hastalık öyküsü son derece önemlidir. Zayıflamak için sadece bu kriterleri içine alacak bir diyet değil, bir beslenme programı uygulamak gerekir. Bu program aynı zamanda, yaşam tarzını da değiştireceği için, hem daha sağlıklı olmayı sağlar, hem de kilo problemini ortadan kaldırır. Kişiye özel olarak hazırlanan beslenme planı, verilen kiloları da uzun süre korur.
Diyet besinlerin zayıflamaya katkısı var mı?
Günümüzde pek çok besinin tam yağlı, yarım yağlı ve yağsız formları vardır. Tam yağlı olanlarla, yarım yağlı olanlar arasındaki tek fark, birinin kalorisi yüksekken, diğerinin daha düşük olmasıdır. Vitamin ve mineral değerleri değişmeyen bu ürünlerden yarım yağlı olanların tüketilmesi, kandaki yağ seviyesinin ayarlanmasını ve ürik asidin kontrol edilmesini sağlar.
Tamamen yağsız olan diyet ürünlerde ise biraz daha seçici olmak gerekir. Özellikle çocuklarda diyet ürünlerini kullanmadan önce, yarar ve zarar ilişkisine bakılmalıdır.
Yarım yağlı besinler ise tüm çocuklarda gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Çünkü değişen sadece kalori ve lezzettir. Vitamin ve mineral kaybı yoktur.
Bu ürünlerde dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da, diyet ve diyabetin ayrılmasıdır. Diyet yazan yiyeceklerin bazılarının kalorisi, tam yağlı olanlarla aynıdır. Arasındaki farkı anlayabilmek için, etiketinden içeriğinde yer alan maddeleri okumak gerekir. Eğer bir ürünün içeriğinde tatlandırıcı varsa, bu ürün daha çok diyabetliler içindir. Diyabetlilerin kan şekerlerini hızlı artırmadıkları için diyet olarak etiketlendirilirler. Bu ürünlerde kalorisi yüksek olan tatlandırıcılar kullanılır. İçeriğinde tatlandırıcı olan diyet ürünler, sadece tip I diyabetli çocuklara verilmeli. Şeker hastası olmayan çocuklar bu ürünleri kullanmamalıdır.
Diyet ürünlerin bir diğer tehlikesi de ‘diyet kaçamakları’na neden olmasıdır. Kalorisi düşük olan bu ürünler, sınırsız tüketime yol açabilirler. Evet, bu besinler, normal besinlerden yüzde 20-30 daha düşük kalorilidir. Fakat bir yerine 2-3 paket tüketilmesi durumunda, kalori eşitleneceği için, kaybedilecek tek şey lezzet olur. Diyet ürünler genel olarak, öğün aralarında açlığı bastırmak veya nefsi köreltmek için kullanılmalıdır.
Posayı fazla tüketerek zayıflanabilir miyiz?
Meyve, sebze, salatalar, kurubaklagiller, kepekli ekmek, tahıllar ve bulgurda bulunan posa, gerçekten de kişinin kilosunu korumaya yardımcı olurken, bağırsak fonksiyonlarını da düzenler. Fakat posayı tüketirken de, kişinin metabolik özellikleri dikkate alınmalıdır. Örneğin kişinin ishal veya kabız olmasına göre alacağı posa miktarı farklıdır. İshal olunan zamanlarda posa miktarı azaltılırken, kabızlıkta posa artırılmalıdır. Aynı şekilde anemi, bazı tiroid hastalarında, ülser, reflü gibi gastroenterit hastalıklarda da posanın sınırlandırılması gerekebilir.
Bununla birlikte posa, et gibi demir içeren besinler ve süt ve süt ürünleri gibi kalsiyum içeren besinlerle birlikte tüketilmemelidir. Örneğin demir kaynağı etle birlikte, kalsiyum kaynağı olan yoğurt birlikte tüketildiğinde, kişi ne demirden yeterince faydalanabilir, ne de kalsiyumdan. Birbirlerinin emilimini azaltan demir ve kalsiyum, vücut tarafından yeterince kullanılmadan dışarı atılır. Aynı durum, posalı besinlerin demir ve kalsiyumla birlikte kullanılmasında da geçerlidir.
İşte bu tür yanlış beslenme alışkanlıklarından dolayı Türk kadınlarının çoğu, anemik yani kansızdır. Bu durumu düzeltmek için, özellikle gelişme çağındaki çocukların metabolik durumlarına göre bir beslenme düzeni oluşturulmalıdır. Gelişme çağındaki çocuklara fazla posa vermemeli, ancak posanın azlığı durumunda ortaya çıkabilecek kabızlığa karşı da beslenme ve diyet uzmanına danışılmalıdır.
İster çocuk, isterse yetişkin olsun önemli olan, bütün besinlerden belirli ölçülerde tüketmektir. Dengeli beslenme olarak tanımlayabileceğimiz böyle bir beslenme planı kişiyi, karaciğerde büyüme, yağlanma, kemik erimesi, zihinsel fonksiyonlarda bozukluk, diş çürümesi gibi sağlık sorunlarından korur.
Herkes dengeli beslenmeyi öğrenebilir mi?
Herkes, kendi metabolizmasının yöneticisi olduğu zaman, dengeli beslenmeyi de öğrenebilir. Tek bir ürün, tek bir yiyecek, alınan veya verilen kilolardan sorumlu tutulamaz. Çünkü kilo bir bütün olup, bir metabolizma dengesidir.
Eğer siz de metabolizmanızın yöneticisi olmak istiyorsanız işe, neye ihtiyacınız olduğunu, neyin fazla, neyin eksik olduğunu görmek için tükettiklerinizi kaydetmekle başlayın. Böylece “su içsem yarıyor” gibi cümleler kurmaktan vazgeçip, neleri fazla, neleri az tükettiğinizi objektif olarak tespit edebilirsiniz.
Ayrıca kan tahlillerinizdeki bulgularınızı ortaya çıkarıp, inceleyin. Kanınızdaki lipit, kolesterol gibi değerlerin düzeyine bakın. Onlar da metabolizmanız hakkında bilgi verecektir. Son olarak evinizdeki tartınızdan emin olun.
Eğer sonuçlardan memnun değilseniz, o zaman bir beslenme ve diyet uzmanına başvurun. Beslenme ve diyet uzmanı size, metabolizmanızı nasıl yöneteceğiz hakkında bilgiler verecektir. Metabolizmanızı yönetmek ise, hem yaşamınızı değiştirecek hem de çevrenizden eskisinden daha fazla iltifat almanızı sağlayacak.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız